- Likya Yolu Yürüyüşüne Hazırlanma Rehberi
- Likya Yürüyüşüne 1 Kala
- Likya Yolu 1. Gün – 14 KM (Ovacık, Kozağaç, Kirme, Faralya)
- Likya Yolu 2. Gün – 7 KM (Faralya, Kabak Koyu)
- Likya Yolu 3. Gün – 14 KM (Kabak Koyu, Alınca, Boğaziçi)
- Likya Yolu 4.Gün – 12 KM (Boğaziçi, Sidyma, Bel, Belceğiz)
- Likya Yolu 5.Gün – 14 KM (Belceğiz, Gavurağılı, Pydnai, Letoon)
- Suyun İçindeki Kutsal Şehir: Letoon
Likya Yolu yürüyüşümüzde üçüncü gün yine tırmanışla başladı. Şaşırdık mı? Hayır, kabullendik. 🙂 Zorlandık mı? Hayır, artık 17 kilo civarındaki çantalarımızla bütünleşmeye başlamıştık. 🙂

Kabak Koyu’ndan yukarıdaki Kabak Köyü’ne çıkış için dolmuş seçeneği de mevcut. Dolmuşun fiyatı sabit; ister tek kişi olun ister başkalarını bekleyip dolmuşu doldurun, 50 TL ödüyorsunuz (Mayıs 2017 fiyatı). Biz ise önceki gün denize girmenin ve dinlemenin motivasyonu ile yaklaşık 1 kilometrelik tırmanış gerektiren yolu yürümeyi planlayarak, erkenden kalktık. Kaldığımız kamp yerinin kahvaltı saati, yola çıkmayı planladığımız saatten daha geç olduğu için bize sandviç hazırlayacaklarını önceki günden söylemişlerdi. Mutfağa uğrayıp sandviçlerimizi aldık. Bahsettiğim 1 kilometrelik yolu tırmanıp sonrasında kahvaltı yapalım dedik ve yaklaşık 45 dakikalık Kabak manzaralı bir yürüyüşün ardından, “last stop” diye adlandırılan dolmuş durağının bulunduğu noktaya geldik. Kamp ocağımızı yakıp hemen çay-kahve yaptık ve sandviçleri mideye indirdikten sonra, köyde bakkala uğradık. Yaptığımız en pahalı köy bakkalı alışverişinden sonra, Likya Yolu’nun bu “en turistik” (en fazla yürünen ve dolayısıyla –bize göre- pahalı) kısımlarını atlatmak üzere yolumuza devam ettik.

Yol, Kabak Köyü’nden sonra da tırmanış ve manzara ile devam ediyor. Hatta bu günün özeti hangi köşeyi dönsek kabak gibi ortada olan koy manzarasıydı. 🙂 Koydan köye tırmandığımız kadar bir irtifayı köyden sonra da alarak, denizden içeri giren yolu takip ettik. Erken kalkıp tırmanış kısmını vakitlice yürümüş olmamız bize hem vakit kazandırdı, hem de güneş vuran yamaçlarda öğlen sıcağına kalmamış olduk. Yolun devamı vadinin içine doğru giriyor ve uzun ağaçlı ormanlardan geçiyor, sonrasında bir U yaparak yine Kabak Koyu manzarasına dönülüyor. Uğur anlık bir dikkat dağılması ile, yıllar önce yan bağlarını yırtmış olduğu ayak bileğini buralarda burktu. İlk yardım çantamızdaki soğutucu spreyle biraz ağrısını azaltıp bekledik. Bir süre dinlendirdikten sonra ağrı kesici merhem sürüp bandajla sararak yolumuza devam ettik.

Öğlene doğru hava ısındıkça yürüyüşe devam etmek zorlaştı. Biz de ağaçların altında düzlük bir alanda uzun öğle molamızı vererek yemek yedik. Bu sırada, yürüdüğümüz istikametin tersi yönden gelen bir grup ile karşılaştık. Likya Yolu’nun en zor tırmanışları bu rotada olduğundan, daha fazla iniş yapmak için tersten yürümeyi tercih etmişler. Günübirlik yürüyen bir grup oldukları için büyük sırt çantaları da yoktu. Bir sonraki çeşmenin yerini kendilerinden öğrendik; Likya Yolu’nda yürümenin en zevkli kısımlarından biri de insanlarla karşılaşıp rota hakkında konuşmak. Kim nereye ne zaman vardı, akşam nerede kalmayı planlıyor, kaç günlüğüne geldi, bir sonraki çeşme nerede gibi muhabbetler hiç bitmiyor.

Rehber kitapta yolun bu kısmı için yazılmış olan “yükseklik korkusu olanları rahatsız edebilir” cümlesine pek takılmamıştım, ancak patikanın uçurum gibi bir yerden geçen noktasında ne kastedildiğini anladım. Çarşak (küçük taşlarla kaplı) yol iyice daralıyor, bir kişinin zorlukla geçeceği bir hal alıyor ve taşlar ayağınızın altında yuvarlanıyor. Gerçekten tehlikeli olan bu kısmı çantalarla geçmekte biraz zorlandık, taşlar kaydığı için baton sabitlemek de pek işe yaramadı, ama neyse ki sağ salim atlattık.

Kabak Plajı’ndan Alınca yönüne giden alternatif bir rota olduğunu, bu rotaların kesiştiği noktadaki işaretlerden fark ettik ve daha sonra yolda karşılaştığımız yürüyüşçülerden de duyduk. Biz vadiyi dönen uzun rotayı tercih etmişiz, sahil şeridine daha yakın giden bir yol daha varmış. Sahil rotasını tercih etmek muhtemelen yolu biraz kısaltıyor.

Alınca Köyü’ne vardığımızda Catchy Kamping gözümüze harika bir mola yeri gibi göründü (Alınca’da yol boyunca tabelalarını gördüğümüz birkaç seçenek daha vardı). Tam oraya vardığımız sırada sis bastırdı ve hava serinledi. İlk iki günde karşılaştığımız yürüyüşçülerle de karşılaşınca, Catchy’de epey uzun bir mola vermiş olduk. Taze sebzelerle günlük hazırladıkları türlü, salata ve makarnadan yedik; yemekleri oldukça lezzetliydi. Sohbet uzayınca sis dağıldı ve dağların arasından nefes kesen deniz manzarası ortaya çıktı. Alınca’da konaklama seçenekleri de mevcut, planlamanızı ona göre yapabilirsiniz.

Enerjimiz yüksek olduğu için o gün Boğaziçi Köyü’ne varmak istiyorduk, o nedenle yemekten sonra diğer yürüyüşçülere veda ettik. Alınca’dan sonra yol uzunca bir süre asfaltta devam ediyor (ormanın içinden geçen inişli-çıkışlı alternatif bir rota da mevcut).

Boğaziçi Köyü’ne vardığımızda hava kararmıştı. Bakkalın önünde soluklanıp çay içtikten sonra, sabah kahvaltısı için alışverişimizi yaptık ve çadırımızı nereye kurabileceğimizi sorduk. Köyün çıkışından biraz ileride olan çeşmenin yanındaki düzlük, genelde yürüyüşçülerin kamp yaptıkları bir alanmış. Karanlıkta çadır kurmak biraz zor olsa da, artık pratikleşmiş olduğumuz için çadırlarımızı kurup yerleştik. O gün karşılaştığımız yürüyüşçülerin burada konaklamış olabileceklerini düşünmüştük ama alanda bizden başka kimse yoktu. Çadıra girdikten sonra etraftan gelen çıtırtılar nedeni ile bir süre uyuyamadığımızdan bahsetmek istemiyorum. 🙂 Meğer ağaçtan kuru yapraklar düşüyormuş…

Pratik Bilgiler:
* Koydan yukarı araç ile çıkmak istiyorsanız servisler var ama kişi sayısına bakmaksızın 50TL istiyorlar.
* Kabak Koyu’ndan Kabak Köyü’ne çıkmadan Alınca’ya devam etmek isterseniz alternatif bir rota mevcut. Bu rota diğerinden daha hızlı olabilir.
* Kabak-Alınca geçişi bir çarşak zeminli iki tehlikeli uçurum barındırıyor. Batonsuz yürüyüp risk almayın.
* Kabak çıkışından sonraki su kaynakları Mayıs başında bile kurumaya yüz tutmuştu. Suyunuzu ona göre alın.
* Kabak Koyu’ndan çıkışı öğlen saatlerine bırakmayın.
* Antik kentlere merakınız varsa, Sydma’yı görmek için Alınca’dan sonra Gey yerine Boğaziçi-Bel rotasını izleyin