Hafta sonu demek, bizim için doğa demek!

İstanbul’un trafiği ile kendimizi hafta sonları cezalandırmayı bırakalı uzun zaman oldu. Mümkün olan her hafta sonu şehirden tamamen uzaklaşabileceğimiz yerlere günübirlik ufak seyahatler düzenliyoruz. Şehir dışına çıkamayacaksak en yakın parka gidiyoruz; yürüyüş yapıyoruz veya bisiklete biniyoruz. Hiçbirini yapmayıp evde olacaksak da bir seyahat filmi açıp izliyoruz. 🙂
Likya Yolu’ndan döndüğümüzden beri ‘hamladığımızı’ fark edip geçtiğimiz Pazar günü yine bir doğa yürüyüşü yapmaya karar verdik. Arı kovanı gibi kafelerde buluşmaktansa, birlikte doğaya çıkıp uzun uzun sohbet etmeyi tercih ettiğimiz ve daha önce de beraber trekking yaptığımız dört arkadaşımızla beraber altı kişilik bir grup olarak, bu sefer Kocaeli Yuvacık Barajı’nın ilerisindeki Serindere Kanyonu’nu keşfetmeye gittik.
Geçtiğimiz sonbaharda ilk trekking deneyimimizi de aynı ekiple beraber yaşamıştık. Uzun yürüyüş için ilk defa doğaya çıkacağımızdan, Facebook’taki yürüyüş gruplarından birine takılıp Bursa Kıran Yaylası rotasında 14 kilometre yürümüştük. İlk yürüyüşümüzün rehberli olması kendimizi daha güvende hissettirse de 40 kişi ile beraber yürümenin pek bize göre olmadığını o gün anladık. 40 kişi… Yazarken bir kez daha yadırgadım… 🙂 O günkü yürüyüşü başka bir yazıda anlatacağım, dönelim Serindere’ye…
Altı kişi olacağımız için iki araba ile, sabah erken diyemeyeceğim bir saatte ama hafta sonu trafiği başlamadan yola koyulduk. Anadolu yakasından 1,5 saat bile sürmeyen bir yolculuktan sonra, manzara Karadeniz’i aratmayacak bir yeşil renge büründü. Özellikle Yuvacık Barajı’nı geçtikten sonra yukarı devam ederken, o çok sevdiğim “uzaklaşma” hissini yaşamaya başlamıştım bile… Şehirden, kornadan, egzozdan kurtulup doğaya kavuştuğum andaki mutluluğumu herkesin yaşamasını isterim. Pazartesi işe dönünce bilgisayar ve mail şifrelerimi unutturan bir uzaklaşma bu; en yakın tanığı ise şirkette IT departmanındaki arkadaş… 🙂
Serindere Köyü’nü biraz geçtikten sonra, yol sizi derenin aktığı bir piknik alanına getiriyor. Piknik masaları ve çardaklar derenin iki tarafına yayılmış şekilde (Piknik masası: 15 TL yazısı gördük, ama işletme galiba kapalıydı.) Bahar aylarında olmamızın ve havanın henüz çok ısınmamasının etkisi ile etrafta hiç piknikçi yoktu. Kahvaltı yapmadan yola çıkmış olduğumuz için, getirdiğimiz sandviçlerin bir kısmını etrafımızda dolaşan iki tasmalı köpekle de paylaşarak yedik. Dere kenarına inince, buranın neden “Serindere” olarak adlandırıldığını anlamıştık, herkes tişörtünün üzerine polarını giymek zorunda kaldı.
Saat 12 gibi yürüyüşe başladık. Derenin olduğu vadiyi takip ederek yavaş yavaş yükselen rota, iki dağın arasından geçerek ilerliyor. Bir süre tırmandıktan sonra küçük bir HES’in yanından geçiyorsunuz. Son derece bakımsız olan ve etrafında herhangi bir güvenlik önlemi de olmayan santral, muhtemelen oldukça az enerji üretiyor ve çirkin görüntüsü oldukça üzücü. Yürüdüğümüz rota boyunca suyu HES’e yönlendiren borular sık sık karşımıza çıktı.
Artan irtifada uçurumun kenarında devam eden, fakat rahat yürünen patikada birkaç kez ufak su geçişleri yapmak gerekiyor. Etraf o kadar yeşil ve o kadar çok yerden sular akıyor ki buranın Karadeniz olmadığına inanmak gerçekten zor. Yükselmemize rağmen aşağıdaki derenin ve her yerde akan diğer şelaleciklerin sesi de yol boyunca bize eşlik etti. Kısa bir süre sonra rotada karşınıza bir tünel çıkıyor. Akşam karanlığına kalabilme düşüncesi ile günübirlik yürüyüşlerde her zaman yanımıza kafa lambalarımızı alıyoruz, ilk defa işimize yaramış oldu. Tünel, aşağıdaki HES’e su ulaştıran boruların geçirilmesi için yapılmış ve yaklaşık 150 metre uzunluğunda. Yüksekliği insanın rahatça yürüyebileceği kadar, genişliği ise borunun sağından veya solundan yürünebilecek kadar. Kapalı alanda kalma fobisi olanlar için biraz korkutucu olabilir; ancak ortalarına doğru bir yerde pencere gibi birkaç açıklığı var, ortasını geçtikten sonra da bitişindeki ışığı görerek ilerleyebiliyorsunuz zaten.
Tünelden sonra patika yemyeşil ormanın içinden devam ediyor ve bir süre sonra suyun daha gür aktığı bir noktaya sizi ulaştırıyor. Büyük kayalara ve köprü oluşturması amacıyla koyulmuş kütüklere basarak, botlarınız varsa ayakları ıslatmadan geçmek mümkün. Ancak yine de yanınızda yedek çorap bulundurun. Bu derenin kenarı mola vermek için de uygun bir yer, biz geçerken yaklaşık 20 kişilik bir grup burada dinleniyordu.
8 kilometrelik yürüyüşün sonunda, Wikiloc üzerinde seçtiğimiz rota bizi yüksekçe bir tepeye çıkardı. Tepeye çıkış biraz zor, kayalar yüksekçe basamaklar gibi kullanılarak çıkılıyor fakat bir tarafı uçurum. O nedenle dikkatli olmakta fayda var. Tepeyi çıkıp manzarayı en güzel izleyebileceğimiz noktada uzun molamızı verip, kalan sandviçlerimizi ve atıştırmalıklarımızı yedik. Karşıdaki daha yüksek olan dağın tepesinde yağmur bulutları takıldı kaldı, şansımıza bizim olduğumuz tarafa geçemedi. Ama rüzgar ve bir görünüp bir kaybolan güneş bünyeyi biraz yordu. Bahar yürüyüşlerinde terleyip üşümemeye dikkat etmek lazım, yanınızda her zaman hem polar hem de ince bir yağmurluk bulundurmayı ihmal etmeyin.
Seçtiğimiz rotanın başlangıç noktasına dönüş için başka bir alternatifi olmadığından, tepeden inerek geldiğimizden yoldan geri döndük. Yokuş aşağı olduğu için geri dönüş çok daha hızlı oldu, hem de sırtımızdaki yükleri yiyerek ağırlık azaltmış, enerji arttırmıştık. 🙂 Hızlı gitmemizde bir başka önemli motivasyon kaynağı ise tekrar geçmek zorunda olduğumuz tünelde karanlığa kalmamaktı. Güneş batmadan arabaları park ettiğimiz noktaya vardık; 16 kilometrelik yürüyüşü molaları ile beraber 7 saatte tamamladık.
Pratik Bilgiler:
– Yürüyüş parkuru Serindere Köyü’nün biraz ilerisinde alabalık lokantalarının yanında başlıyor.
– Parkurda birkaç su geçişi olduğundan su geçirmez, bilekli bot giymek ve yedek çorap bulundurmak iyi olur.
– Yaklaşık 100-150 metrelik su borusunun bulunduğu bir tünel geçişi için kafa lambası veya fener bulundurmak önemli.
– Su geçişlerine daha güvenli ilerlemek için baton önemli.
– Parkur boyunca sularınızı tazeleyebileceğiniz bir kaç doğal su kaynağı var.
Yürüyüş rotamızı wikiloc’tan indirip yürüyebilirsiniz.