Mısır’a Gidiyoruuuz! Ama…?
Bugüne kadar çıktığımız yurt içi – yurt dışı onca seyahatin bir kısmını önceden ince ince planladık, bir kısmına son dakikada karar verip yola çıktık. Ancak hiçbir seyahatimiz aylarca hayalini kurup planladığımız ve geçtiğimiz Şubat ayında gerçekleştirdiğimiz 9 günlük Mısır seyahatimiz gibi aksiliklerle başlamamıştı…
Özellikle hakkında hiçbir şey bilmediğimiz ülkelere (hatta yeni bir kıtaya) giderken Uğur yoğun bir araştırma yapar, pek çok detaya dikkat eder. Ancak vize konusu ülke değiştirirken pek de “detay” sayılmaz tabi… Yıllar yılı arkadaşlarımızdan duyduğumuz “Mısır’a vize yok” cümlesi aklımızda öyle bir yer etmiş ki, aylar öncesinden uçak biletlerimizi alıp otel rezervasyonlarımızı yaptırmamıza rağmen, vize konusunda herhangi bir adım atmadık. Ta ki seyahatimize 2 hafta kala en küçük kardeşimden telaşlı bir telefon alana kadar: “Mısır’a vize varmış, çabuk araştırın!”
Gezgin Annesi
Mısır seyahatimizi, kardeşimin 4 yaşından beri kurduğu bir hayali gerçekleştirmek üzere planlamıştık aslında… Şimdi 17 yaşında olan kardeşim Yağmur, Mısır tarihi hakkında çocukluğundan itibaren onlarca, hatta belki yüzlerce kitap okudu. Firavunların soy ağacından tutun da, hangi firavunun nasıl giyindiğini ve nasıl bir mührü olduğunu, kimin kiminle akrabalık ilişkisi olduğunu, hangi piramidi hangi firavunun kaç yılında kimin için yaptırdığını tüm detayları ile anlatacak kadar Mısır tarihine hakim… Hal böyle olunca biz onun çocukluk hayalini gerçekleştirirken, o da bize rehberlik eder diye düşündük. Anneme de gelmek isteyip istemediğini sorunca “Yaaani Afrika mı? Ay sıcak olur, çok tozludur şimdi orası…” cevabı ile yetinmedim tabi ki. “Hiç çöl gördün mü anne? Hem bir daha ne zaman Mısır’a gideceğiz ki..? demem yeterli oldu; o da “gezgin annesi” ne de olsa, ya da gezginliği ben anneden almışım. 🙂 Sonrasındaki birkaç gün içinde biletleri alıp planlarımızı detaylandırmaya başlamıştık bile. İstanbul’dan Sharm-el Sheikh’e uçacak, orada 2 gün kalıp Kızıldeniz’de dalış yapma hayalimizin de listede üzerini çizecek, Sharm’dan Kahire’ye uçakla geçip, vaktimiz kalırsa İskenderiye’ye de gidecektik. Bu planı gerçekleştirdik, ancak yanımızda Uğur olmadan, dört kadın olarak…
Araştırmama hatasına nasıl düştüğümüze bir türlü inanamayarak, Mısır’ın son 3 yıldır Türklere gerçekten vize uygulama başlamış olduğunu görür görmez gerekli belgeleri tamamladık ve ertesi gün Uğur için başvuruyu yaptık. Benim ve kardeşlerimin anne tarafından Macaristan pasaportuna sahip olmamız nedeni ile, AB üyesi ülke vatandaşlarına uygulandığı üzere Mısır’a girişte vize alabileceğimizi biliyorduk. Ancak Türk pasaportu ile Mısır vizesi başvurusu yapan Uğur için çok sıkıntılı bir 2 haftalık bekleme süreci başladı. Mısır Konsolosluğu’na belgeleri teslim etmemiz sırasında görevliye sorduğumuzda vizenin “seyahate yetişme şansı olduğunu” öğrendik. Yetişmedi.
Avrupa’da herhangi bir ülkeye gidiyor olsaydık, Uğur’un da içi rahat olurdu bizim de. Fakat Mısır’a, hem de yanımızda bir erkek olmadan seyahat etmek konusunda kafamızda çok fazla soru işareti olmasına rağmen, alınmış biletleri ve izinleri yakmaya kıyamadık. Çok üzülsek de Sharm-el Sheikh uçağına yanımızda Uğur olmadan bindik. Vizenin sonraki günlerde çıkacağı umudu ile Uğur’un dönüş biletini iade etmeye de çalışmadık. Vizesi çıksa hemen bilet alıp en azından Kahire’de bize katılacaktı. Vizesi biz seyahatten döndükten sonra, başvurusunun 30. gününde çıktı. Halbuki başvuru sırasında tüm uçak bileti ve otel rezervasyonları da istenen belgeler arasındaydı, o saatten sonra ret cevabı çıksaydı daha iyiydi…
“Mısır Vizesi Nasıl Alınır?” başlıklı yazımızda vize sürecinin tüm detaylarını paylaştık. Yazıya gelen onlarca yorum sonrasında da Mısır’ın Türklere vize uygulamasındaki belirsizliğin devam etmekte olduğunu ve herkesin bu konuda maalesef zorluk yaşadığını görüyoruz, seyahatinden 45 gün önce başvuru yapıp vizesini hala alamayanlar var. “Mısır Seyahati için Pratik Bilgiler” yazımızda ise Mısır hakkında yanlış bilinenleri paylaştık ve seyahatten önce okuduklarımız nedeni ile bizi endişelendiren, fakat asılsız olduğunu gidince gördüğümüz noktalara değindik.
İstanbul’dan Sharm-el Sheikh uçuşu ile başlayan Mısır seyahatimizde, Kızıldeniz’deki bu dalış noktasına 2 gün ayırdığımızı belirtmiştim. Sharm-el Sheikh maceramızı başka bir yazıda ayrıca anlatacağım, ama gelelim çok merak edilen ve sorulan Kahire gezimize…
Mısır’a Ulaşım
İstanbul’dan direkt Kahire’ye seyahat etmek isterseniz THY’nin (Nile Air ile ortak) ve Egypt Air’in Atatürk Havalimanı’ndan her gün gerçekleştirdiği uçuşlar mevcut. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan ise Pegasus ile Sharm-el Sheikh ve Hurghada’ya uçuş gerçekleştirmek mümkün. Bizim seyahatimize Sharm-el Sheikh’ten başlama sebebimiz hem dalış yapmak istememiz, hem de buraya direkt uçuşların Kahire uçuşları ile karşılaştırılamayacak kadar uygun fiyatlı olmasıydı (kampanya zamanı kişi başı tek yön İstanbul-Sharm-el Sheikh biletini Pegasus’tan 80 TL’ye aldık. Dönüşü Kahire’den yaptık). Egypt Air İstanbul’dan İskenderiye ve Luxor’a da uçuyor, THY’nin de ayrıca İskenderiye, Hurghada, Sharm-el Sheikh seferleri mevcut. Ankara’da Mısır’a direkt uçuş maalesef bulunmuyor. Biraz daha macera arayanlar için feribot seferlerini de araştırdık. Eskiden İskenderun ve Mersin’den İskenderiye’ye yolcu ulaşımı sağlanıyormuş, ancak günümüzde seferlerin durumu hakkında güncel bilgi bulamadık. Şu anda yalnızca Ro-Ro seferleri ile ticari taşımacılık yapılıyor.
Sharm-el Sheikh’ten Kahire’ye Ulaşım
Sharm-el Sheikh’ten Kahire’ye ulaşım için otobüs ve uçak seçenekleri bulunuyor. Biz hem zaman kazanmak, hem de yollardaki güvenlikten emin olamadığımız için uçakla gitmeyi tercih ettik. Biletlerimizi uçuştan yaklaşık 2 ay önce, Nile Air’den kişi başı tek yön yaklaşık 120 TL gibi bir ücret karşılığında aldık ve sorunsuz bir seyahat gerçekleştirdik. Uçak yolculuğu yaklaşık 1 saat sürüyor. Aynı yolu otobüsle gitmek isterseniz 8 saat kadar yolculuğu göze almalısınız. Otobüs biletleri için GoBus sitesine göz atabilirsiniz, biz bu firmayı gidiş-dönüş Kahire-İskenderiye yolculuğumuzda kullandık ve memnun kaldık. Otobüs biletlerini de internet üzerinden almak mümkün, Sharm-el Sheikh – Kahire biletleri tek yön 40 TL civarında.
Kahire içi Ulaşım
Pratik bilgiler yazımızda da bahsettiğimiz üzere, Mısır’da en güvenli, pratik ve ucuz ulaşım şekli bize göre Über kullanmak. Mısır’a gelmeden önce yaptığınız araştırmalarda sık sık şu cümleyi okuyacaksınız: “Beyaz renkli ticari taksilere binin.” Ben bu cümleyi “mümkünse hiç binmeyin” olarak düzeltiyorum. Sharm-el Sheikh’e indiğimiz gün (sabaha karşı 4:00 civarı) ve Kahire’ye indiğimiz gün (henüz Mısır’dan telefon hattı almadığımız ve Über yüklemediğimiz için) olmak üzere iki kez mecburen taksi kullandık. İkisinde de ayrı ayrı pişman olduk. İlkinde hem vakit sabaha karşı olduğu için ve “kadın başımıza, mecbur” taksiye binmek zorunda olduğumuz için; hem de turistik bir şehre geldiğimiz için mini bir kazık yedik, detaylarını Sharm-el Sheikh yazısında anlatacağım.
Kahire Havalimanı’nda ise bir süre bekledik ve birkaç taksiciye fiyat sorduk. Sonunda güvenilir görünen, fakat İngilizce bilmediği için zar zor anlaştığımız bir taksiciye gideceğimiz yeri söyledik, haritada gösterdik ve anlaşıp arabasına bindik. Bizi 10 dolara götüreceğini söylemişti (Über’le de fiyat yaklaşık 8-9 dolar). Kalacağımız bölgeye geldiğimizde, 5 dolar daha vermemizi ve eliyle işaret ettiği köprüden sonrasının başka bir bölge olduğunu, o nedenle fiyatın arttığını söyledi. Arabanın içinde buna şiddetle karşı çıkan ve hep bir ağızdan “indir bizi” diye sesini yükselten dört kadın olduğunu hayal edin. Kül yutmadık yani. 🙂 Arabadan inip kalacağımız otele varmak için birkaç sokak yürüdük ve tabelaları anlamak mümkün olmadığı için yoldan geçen bir kadından tarif istedik. Şansımıza çok güzel İngilizce konuşan ve kalacağımız otelin sokağında oturan birine denk gelmiştik. Bizi resepsiyona kadar bıraktı.
Kaos = Kahire
Kahire’ye gelip keşmekeşin ve trafiğin ilk şokunu atlattıktan sonra işler kolaylaşıyor. Kaldırıma ve kaldırımın yanına toplamda 3 sıra park etmiş olan araçların arasından yürürken kıvraklık kazanıyor; yolda karşıdan karşıya geçerken kısa mesafe koşu rekorlarınızı tazeliyor; yerde basmak istemeyeceğiniz şeyler gördüğünüzde engel atlama konusunda tecrübenizi artırıyorsunuz. Şaka bir yana, Kahire’nin trafiğinde İstanbul’da yaşayanların bile zorlanacağı bir kaos ortamı hakim. Üç şeritlik yolda beş şerit araba çılgınca birbirini sollayarak ilerliyor. Biz her taksiye binişimizde “Bu kez de kaza yapmadık.. İki araba arasına yine sıkışmadık.. Galiba bu kez öndekine vuruyoruz…” diye diye yolculuk ettik. Bütün arabalar her tarafından çizik, vuruk. Bir kez gözümüzün önünde kaza oldu. Birbirine vuran araçların sürücüleri inip şöyle bir araçlara baktılar ve yollarına devam ettiler. Her ikisinin de arabasına yeni bir desen eklenmiş oldu. 🙂
Ulaşımınızı Über ile sağlamanızı güvenilirlik ve kolaylık açısından tavsiye ediyoruz. Bunun için Mısır’a iner inmez ilk fırsatta bir telefon hattı alın ve uygulamayı yükleyin. Bu şekilde hem interneti daha ucuza getirirsiniz, hem de Über kullanırken gerektiğinde taksicilerle telefonda rahatça konuşabilirsiniz. Über’in sistemi, bulunduğunuz yere o anda en yakın olan taksileri, şoförün yaşı, puanı ve aracın markası gibi bilgilerle beraber gösteriyor. Onlar arasından dilediğiniz seçip, sistem üzerinden gideceğiniz yerin adresini giriyorsunuz ve program size fiyat çıkarıyor. Seçtiğiniz taksici de sistem üzerinden bulunduğunuz noktayı görüp oraya geliyor (bu arada genelde telefonla arayıp teyit alıyorlar) ve bindiğiniz andan itibaren gittiğiniz yolu harita üzerinde takip edebiliyorsunuz. Böylece fiyat ve gidilen güzergah konusunda kandırılma riskiniz sıfıra düşüyor. Yolculuğunuzu tamamladığınız zaman taksiciye puan veriyorsunuz ve yorum yapabiliyorsunuz. Biz Kahire seyahatimiz boyunca 10 kez Über kullandık. Her seferinde ücret 2-3 dolar tuttu (en yüksek ücret son gün piramitlerden havalimanına gidiş oldu; 8,5 dolar ödedik). Normal taksilere binsek ve taksimetre açılsa yaklaşık ücret yine bu şekilde olacaktı, ancak mesele zaten Mısır’da bir yabancı olarak taksimetreyi açtırabilmek. Pazarlık kabiliyetiniz çok yüksek olsa dahi, taksiyle yakın mesafelere bile en iyi ihtimalle 8-10 dolara yolculuk edebilirsiniz.
Kahire’de üç adet metro hattı da bulunuyor, ancak kaldığımız yer ile gitmek istediğimiz noktalar arasında uygun bir bağlantı sağlamadığı için tercih etmedik. Yalnızca denemek için bir kez kullandık. Akşam üzeri olması sebebi ile kalabalık olmakla beraber, fiyatı çok uygundu (Bilet fiyatı 1 Mısır poundu yani Türk lirası ile 20 kuruştu). Kadınlar için ayrı vagon bulunuyor. Biz normal vagonlara bindik, kalabalığa rağmen rahatsız edici bir durum yaşamadık.
Kahire’de Günlük Hayat
Mısır, gelirinin çoğunu turizmden elde eden, halkın son derece fakir olduğu bir ülke. Asgari ücret aylık 66 dolar. Dolayısı ile turist gördükleri zaman büyük bir ilgi gösteriyorlar. Bunu “laf atma” gibi algılayanlar olabilir, ki bazen bize rehberlik etmek isteyen veya bir şeyler satmak isteyenler arasında ısrarcı davranıp canımızı sıkanlar da oldu. Hatta bir ara “acaba Mısır dilinde hayır kelimesi yok mu” diye de düşündük. Ancak yaşam koşullarının bu kadar zorlayıcı ve eğitim seviyesinin düşük olduğu bir ülkede biz bu durumları hoş karşılamaya çalıştık.
Titiz insanlar için Mısır seyahatinin biraz zorlayıcı olacağı kesin. Zira Kahire sokaklarında oto tamircisi, kasap, kahvehane, döviz bürosu gibi her türlü dükkan yan yana; kasabın önünde askıdan etler sarkıyor, suları yerlere damlıyor. Hemen yanında araba tamponları, çamurlukları, kapıları üst üste dizilmiş. Otelden sabah erken çıktığımız bir gün kaldırımda büyükçe bir tepsi içerisinde duran lavaş ekmekleri gördük. Kim bilir hangi restorana gitmek üzere birinin gelip almasını bekliyordu. Dükkanların önünde çöp yığınları var, rüzgar çıkınca etrafa dağılıyor, dükkanın içine bile giriyor ama kimse bundan rahatsızlık duymuyor. Hava sürekli toz ve egzoz kokuyor ve bu koku bir süre sonra üzerinize yapışıyor. Korna sesi hiç kesilmiyor, o kadar ki sabahın erken saatinde boş sokaktan tek başına geçen araçlar bile nedenini anlayamadığımız şekilde kornaya basıyor, ama bir süre sonra buna da kulağınız alışıyor.
Restoranlarda, müzelerde veya dışarıda gezerken tuvalet konusu büyük sıkıntı. Tuvalet kağıdı bulmak hiçbir yerde mümkün olmadığı gibi, sabuna da nadir rastlanıyor. Özellikle bu konuda hazırlıklı olup gün içerisinde yanınızda tuvalet kağıdı, ufak bir sabun ve el dezenfektanı bulundurmanızı tavsiye ederiz. Otellerin temizliğine de güvenmek konusunda da soru işaretiniz olursa, yanınızda çarşaf ve yastık kılıfı götürebilirsiniz. Bize göre Mısır seyahatinde en büyük maliyeti otele ayırmak ve mümkünse iyi yerlerde kalmaya çalışmak gerekiyor. Biz fiyat olarak orta ve üzeri yerleri tercih ettik ve gittiğimiz her üç şehirde de seçimlerimizden pişman olmadık. 4 kişi olduğumuz için Kahire ve İskenderiye’de ev tuttuk, Sharm-el Sheikh’te ise otelde kaldık.
Günlük hayat başlığı altında gerçekçi gözlemlerimi paylaştım, ancak görüşlerim tamamen olumsuz gibi algılanmasın. Farklı kültürlere meraklı biri olarak, bir daha fırsat olsa Mısır’a yine giderim. Hatta 4 gün kaldığımız Kahire’ye daha fazla vakit ayırmak gerektiğini düşünüyorum. Özellikle bir fotoğrafçı olarak Uğur’un da Mısır’ı görmesini ve gördüklerini belgelemesini çok isterim, o nedenle gelecek planları arasında ikinci bir Mısır seyahati aklımın bir köşesinde duruyor.
Mısır’da Ne Yenir?
Biz sık sık ve farklı coğrafyalara seyahat eden insanlar olarak, gittiğimiz yerlerde ne yiyeceğimizi açıkçası çok da dert etmiyoruz. Tabi ki seyahat ettiğimiz ülkelerin geleneksel yemeklerinden tatmaya çalışıyoruz, ama damak tadımıza uyacak yemekler yoksa bile, bir şekilde aç kalmayacağımızı ve hangi ülkede olursak olalım en kötü ihtimalle bir markette ekmeğe ve peynire benzeyen şeylere ulaşabileceğimizi tahmin ediyoruz. O nedenle yazılarımızda da yemek konusundan pek bahsetmiyoruz ve prensip olarak hiçbir hesabımızdan yemek fotoğrafı paylaşmıyoruz. Zaten gittiğiniz her yerde neyin meşhur olduğu ve “nerede ne yemeniz gerektiği” ile ilgili internette yüzlerce yazı bulabilirsiniz.
Mısır seyahatimizde yemek konusundaki soru işaretimiz temizlik hususunda oldu ve yemek konusu çok soruldu, o nedenle bir başlık açarak bahsetmek istedim. Hijyen sorununu, daha önce bahsettiğim gibi iyi yerlerde konaklayarak ve kaldığınız yerin mutfağına güvenerek aşabilirsiniz. Kaldı ki seyahatten önce yaptığımız araştırmalarda, beş yıldızlı otel denince aklınıza ilk gelecek yerlerde bile “aşçıların elle tabağa pilav koyduğu” ile ilgili yazılar okuduk. Biz Sharm-el Sheikh’te kaldığımız otelde kahvaltı yaptık ve akşam yemeği yedik. Kahvaltıda alışık olduğumuz üzere haşlanmış yumurta, birkaç çeşit peynir (paketli üçgen peynirleri tercih ettik), domates-salatalık bulunuyordu. Bir tepsi içerisinde bulunan ne olduğunu anlamadığımız kahverengimsi şeyi sorunca “jöle” yanıtını aldık, tatmaya ihtiyaç duymadık. 🙂 Lavaş ekmekleri biraz yavan ve hafif şekerli olmakla beraber yenebiliyor (umarım sokakta yerlerde gezmemişti :)). Kahire ve İskenderiye’de evde kaldığımız günlerde marketten aldığımız paketli ekmekler, bildiğimiz marka peynirler ve reçel ile kahvaltı ettik. Öğlen yemekleri için yanımıza sandviç, meyve aldık. Akşam yemekleri için ise seyahatten önce danıştığımız Mısırlı bir arkadaşın tavsiyelerine uyduk. Bu tavsiyeler arasından Kahire’de “koshari” yemek için Abou-Tarek Restoran’ı ve “taamia (falafel)” yemek için de Zööba Restoran’ı denedik. Diğer tavsiyeler ise Sequoia Restaurant, Carlo’s at Le Pacha boat ve Nile Pharaohs Cruising Restaurant idi, biz denemeye fırsat bulamadık; gidip de beğenen varsa yorumlarını bekliyoruz.
Mısır’da Para
Mısır’da para birimi Mısır Poundu (Egyptian Pound, kısaca EGP). Bozdurmak üzere yanınızda Amerikan Doları götürmenizi tavsiye ederiz, ancak Euro bozdurmak da mümkün. Para bozduramadıysanız merak etmeyin, çoğu turistik yerde ödeme yaparken dolar kabul ediliyor ve para üstü tam kur karşılığında EGP olarak veriliyor. Ayrıca, biz otel rezervasyonlarımızı yaparken, her seferinde “yabancıların Mısır poundu ile ödeme yapması yasak” diye bir cümle ile karşılaştık. Ancak böyle bir kural varsa bile, gördüğümüz kadarıyla uygulanmıyor.
Kahire’de Gezilecek Yerler
Bu yazımızın amacı, Mısır seyahatimizdeki deneyimlerimizi paylaşmak ve seyahatinizden önce sizlere pratik bilgiler vermek. Ancak tabi ki gezilecek yerlerden de aşağıda kısaca bahsedeceğiz, yine de yanınızda ufak bir rehber kitap bulundurmanızı da tavsiye ederiz. Çünkü taksicilere yer ismi söylerken bile aksan farkı nedeni ile demek istediğinizi anlatmakta zorlanabilirsiniz, kitaptan yerin ismini veya fotoğrafını gösterdiğinizde işiniz kolaylaşır. Kahire’de gezilecek yerlerin hepsini hakkını vererek görmek isterseniz, en az 1 hafta ayırmanızı tavsiye ederiz.
Sakkara – Gize Piramitleri – Sfenks
Çoğu kişinin Mısır’a geliş amacı herhalde piramitleri görmektir – ki bunun haricinde de Kahire görmeye değer çok fazla yer barındırıyor. Fakat Kahire ile ilgili, günlük hayat başlığı altında anlattığım konuları da göz önüne alınca, bin yıllar önceki kültür ve mimarinin yaratıcısı milletin şimdi nasıl bu durumda olduğuna şaşırmamak ve üzülmemek elde değil. Dünyanın yedi harikasından biri olan ve Unesco Dünya Mirası listesinde bulunan piramitlerin çok iyi korunmuş ve korunmakta olduğunu söylemek maalesef imkansız. Kahire kent sınırlarının gelip de piramitlere yaslanmış olması da çok ilginç; halbuki çoğu fotoğrafta gördüğümüz üzere piramitleri çölün ortasında zannederdik. Şu anda yalnızca arkası çöl, ancak diğer taraftan bakıldığında şehre çok yakın.
Piramitleri gezmeye ilk inşa edilmiş piramitten ve dolayısıyla en uzak noktadan başlamanızı tavsiye ederiz. Kahire’den yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Sakkara’da, dünya üzerindeki taştan yapılmış ilk büyük anıt tasarımı olarak kabul edilen basamaklı piramit bulunuyor. Tarihi M.Ö. 2500lere dayanan bu piramit gerçekten çölün ortasında ve etrafında sürmekte olan bir kazı çalışması var. Sakkara’ya ulaşımı da Über ile sağlayabilirsiniz. Bizi götüren taksici gezdiğimiz sırada orada bekledi ve dönüşü de beraber yaptık; 60 kilometrelik yolculuğumuz 7,5 dolar tuttu.
Gize Piramitleri ve civarını Sakkara’dan sonra gezebilirsiniz; fakat Büyük Piramit’in içerisine girmek istiyorsanız Gize gezinizi öğleden sonraya bırakmamanızı tavsiye ederiz. Çünkü Büyük Piramit (Keops Piramidi) içerisine her gün sınırlı sayıda ziyaretçi kabul ediliyor. Bu sınırlı sayıdaki bilet satıldıktan sonra, piramide giriş için o gün bilet satışı durduruluyor. Öte yandan, Mikerinos Piramidinin içerisine de giriş imkanı var ve piramitlerin iç mekanları günümüzde boyutları hariç birbirinin aynısı. Mezar odasının yerini görebiliyorsunuz, ancak duvar süslemeleri, firavun mumyaları ve hazineleri ya müzelere götürülmüş ya da çalınmış. Biz öğleden sonra gittiğimiz için Mikerinos’un içerisine girdik. Bu devasa yapının içerisine girip aşağıya doğru inmek, kafamızda dönen “içi labirentliymiş, efsunluymuş..” efsaneleri nedeni ile de oldukça heyecan verici bir deneyimdi.
Gize Piramitleri’nde her akşam bir ışık ve ses gösterisi yapılıyor. Bunun için Büyük Sfenks ve piramitlerin yüzeyleri kullanılıyor; ışık yansıtılırken bir yandan da piramitlerin tarihi anlatılıyor. Ücreti 30 dolar civarı. Ancak hemen size “gezgin işi” bir ipucu verelim, piramitlerin civarında oteller var ve pek çoğunun terası piramitlerin arkasından gün batımını ve akşamki ışık gösterisini izlemeye müsait. Yani o fiyata hem konaklamanızı halledip hem de gösteriyi izleyebilirsiniz. Gize, Kahire şehir merkezine uzak olduğu için biz yalnızca son gece burada konakladık. Işık gösterisi görmeye değerdi, fakat 30 dolar ödemiş olsam üzülürdüm açıkçası. Işık gösterisi bittikten sonra, piramitlerin gece aydınlatması yok; ancak sabah pencereden piramitleri görerek uyanmak harika bir histi bizim için.
Mısır Eski Eserler Müzesi ve Tahrir Meydanı
Mısır’ın tarihi hakkında detaylı bilgi sahibi olmak ve piramitlerin içlerindeki duvar resimlerinin, mezar odalarının nasıl olduğunu görmek için Tahrir Meydanı’ndaki Mısır Eski Eserler Müzesi’ni (eski adı ile Kahire Müzesi’ni) es geçmeyin deriz. Firavun mumyalarını ve Tutankhamon’un hazinesini de görebileceğiniz müzede, ilginizi çekiyorsa koca bir gün geçirebilirsiniz. Eserlerin bazıları Tahrir olayları sırasında müzeden çalınıp, daha sonra geri getirilmiş. Ancak haberlerde duyduğumuz üzere bir yağmalanma durumu söz konusu değil. Asıl yağmayı zamanında İngilizler yapmış desem, Londra’daki British Museum’u görenler bana hak verecektir herhalde…
Han-el Halili Çarşısı
Tarihi 900lü yıllara dayanan ve koca bir labirenti andıran bu çarşıda baharat kokuları arasında hediyelik eşya alışverişinizi yapabilirsiniz. Bin yılı aşkın süredir Ortadoğu’nun en büyük çarşılarından biri olan Han-el Halili, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk çarşısı olarak da biliniyormuş. Günümüzde ise Türk olduğunuzu duyan her esnaftan “yavaş yavaş, Hasan Şaş” cümlesini duymaktan bir süre sonra sıkılabilirsiniz… Alışveriş sırasında pazarlık yapmayı unutmayın; ancak internette çoğu yerde yazıldığı üzere “fiyatı onda birine indirmeyi” de beklemeyin. Çarşı içerisindeki “el-Fishawy Cafe” otantik ortamı ile yorgunluk kahvesi içmek için birebir.
İslami Kahire (İslamic Cairo)
Han-el Halili Çarşısı’nı da içinde barındıran Kahire’nin İslami bölümü, çok iyi korunmuş eski mahallelerden ve İslam dünyasının çok güzel mimari örneklerinden oluşuyor. Kentin bu bölümünde medreseler, camiler, eski kent kapıları ve Haçlılar’a karşı korunmak için yapılmış olan kale bulunuyor. Gezi planınızda buraya en az yarım gün ayırmanızı tavsiye ederiz.
Koptik Kahire (Eski Kahire)
Koptlar (Kıptiler) Mısır’ın eski halkına verilen isim; günümüzde de Mısır nüfusunun %10’unu Koptlar oluşturuyor. Kopt cemaatinin Kahire’deki en önemli merkezi, Roma kalesi içerisine inşa edilmiş labirentli sokaklardaki kiliselerden ve taş binalardan oluşuyor. Mısır’da inşa edilen en eski kiliseyi de barındıran bölgede kiliseleri ve müzeleri gezmek için 2-3 saat ayırmak yeterli. Buraya ulaşım için en pratik yol, Tahrir Meydanı’ndan metroya binmek.
Al-Azhar Park
Kahire’nin gürültüsünden yorulup, nispeten temiz hava almak isterseniz kentin ortasında büyük bir park Al-Azhar. Mısırlıların da etkin şekilde kullandığı parkın içerisinde yürüyüş yolları, bir gölet ve birkaç restoran bulunuyor. Çeşitli kentsel tasarım ödüllerine layık görülmüş olan parktan İslami Kahire’nin kubbelerini izleyebilir ve etkileyici fotoğraflar çekebilirsiniz.
Bu en görülesi noktaların yanı sıra, Nil Nehri’nde gün batımı saatlerinde tekne turlarına katılabilir, Gezira Adası’ndaki Kahire Kulesi’ne çıkıp şehir manzarasını izleyebilir, Kahire Üniversitesi’nin yanındaki botanik bahçesini gezebilir, ilgi alanlarınıza göre müzeleri ziyaret edebilirsiniz. Bizim hem akşam geç saate kaldığımız, hem de dört kadın olarak gitmeye cesaret edemediğimiz “Ölüler Şehri” ise içimizde kaldı. Şehrin bu kısmında, her evin bahçesinde mezarlıklar var, veya evler mezarlıkların üzerine kurulmuş diyebiliriz. Biz havanın karardığı saatlerde taksi ile bu mahallenin kıyısından geçtik. Bir dahaki Mısır seyahatimizde, Uğur’la beraber burayı da görmek isterim. Ancak bu alanı Mısırlı bir rehber ile beraber gezmek iyi bir fikir olabilir.
Mısır’a gitmiş olanların deneyim ve önerilerini, gitmeyenlerin ise sorularını yazının altına yorum olarak bekliyoruz. Herkese şimdiden iyi gezmeler!