- Likya Yolu Yürüyüşüne Hazırlanma Rehberi
- Likya Yürüyüşüne 1 Kala
- Likya Yolu 1. Gün – 14 KM (Ovacık, Kozağaç, Kirme, Faralya)
- Likya Yolu 2. Gün – 7 KM (Faralya, Kabak Koyu)
- Likya Yolu 3. Gün – 14 KM (Kabak Koyu, Alınca, Boğaziçi)
- Likya Yolu 4.Gün – 12 KM (Boğaziçi, Sidyma, Bel, Belceğiz)
- Likya Yolu 5.Gün – 14 KM (Belceğiz, Gavurağılı, Pydnai, Letoon)
- Suyun İçindeki Kutsal Şehir: Letoon
Likya Yolu’nun üzerinde, Muğla‘nın Seydikemer ilçesi Kumluova Mahallesi’nde bulunan ve milattan önce 7. yüzyılda kurulduğu tahmin edilen Letoon Antik Kenti, Likya Uygarlığı’nın dini merkezi konumunda olduğu için tarihsel açıdan önemli bir yere sahip. Likya yürüyüşümüzün beşinci gününde yolumuzu düşürdüğümüz antik kentte Artemis ve Apollon’un tapınaklarının yanı sıra, anneleri Leto’nun da tapınağı bulunuyor ve bu üçü içinde en büyük tapınak Leto’ya ait olanı. Antik kent Letoon ismini de anne tanrıçadan almış.
Letoon kutsal alanının mitolojik efsanesini, Romalı şair Ovidus’un anlatımından öğrenmek mümkün. Bu efsaneye göre, tanrıça Leto, tanrı Zeus’tan olan ikiz çocukları Apollon ve Artemis’i Ege Denizi’nde bir adada doğurur. Ancak Zeus’un karısı Hera’nın gazabından kaçar ve Anadolu’ya gelir. Günümüzde Letoon Antik Kenti’nin bulunduğu noktaya geldiğinde, burada bulunan suda çocuklarını yıkamak ister. Fakat tanrıça Hera’dan korkan halk Leto’yu burada istemez. Leto ise sinirlenir ve yörenin halkını kurbağaya çevirir.
Günümüzde de bir kısmı suyun içinde bulunan antik kentin kalıntıları arasında, halen kurbağaların yanı sıra tatlı su kurbağaları ve çeşitli su kuşları yaşıyor. Bu biyolojik çeşitliliği ve su ile iç içe olması nedeni ile, gezdiğimiz antik kentler arasında en çok sevdiklerimizden biri oldu. M.Ö. 7.-5. yüzyıllar arasında bu alanda bir ana tanrıça ile beraber, bir de su perisi inancı bulunuyormuş. Leto inancı ise Helenistik devirde yerleşmiş ve bu devirde Letoon, Likya Birliği’nin federal kutsal alanı olmuş.
Tarih boyunca Perslerin, Karyalıların ve eski Yunanlıların egemenliğine giren Letoon’da, son olarak Roma imparatoru Hadrianus kendi adına bir imparatorluk kült merkezi yaptırmış. Roma döneminden sonra terk edilen antik alana M.S. 5. yüzyılda yapılan kilise ile Hristiyanlık gelmiş, böylece çok tanrılı dinlerden vazgeçilmiş. Ancak kutsal alan 7. yüzyılda tamamen terk edilmiş.
Letoon’da halen ayakta duran yapılardan en iyi durumda olanı, M.Ö. 2. yüzyılda kutsal törenler için inşa edilen tiyatro. Tiyatro, Xanthos’tan Letoon’a gelen yol üzerine kurularak, bu yoldan gelenlerin tiyatronun içinden geçerek kutsal alana gelmeleri sağlanmış. Kutsal alanın kuzey ve batısını çeviren sütunlu galerilerin iç kısmında, Hellenistik döneme ait üç adet tapınak kalıntısı bulunuyor. En doğudaki tapınağın içerisinde bulunan mozaikten tanrı Apollon’a ait olduğu anlaşılmış. Bu mozaiğin aslı şu anda Fethiye Müzesi’nde sergileniyormuş, Letoon’daki ise replika imiş. Fakat bununla ilgili bir bilgilendirme bulunmuyor, biz de girişteki görevliye sorunca öğrendik. Diğer iki tapınaktan küçük olanı Artemis’e, büyük olanı Leto’ya aitmiş. Alanda ayrıca Roma döneminden kalma yarım daire şeklinde bir havuz, Bizans kilisesi ve tiyatronun üst kısmında mezarlık bulunuyor. Kutsal alanın bir kısmında ise henüz kazı çalışması gerçekleştirilmemiş.
1988 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan antik kente, Likya Yolu’nu yürüyorsanız mutlaka yolunuzu düşürmenizi tavsiye ederiz. Tüm alanı gezmek yarım saat kadar sürüyor; sütunlu galerilerin önünde biriken sularda yüzen küçük kaplumbağaları izlemeyi ve çeşitli su kuşlarının sesini dinlemeyi unutmayın…