Lastikleri şişirdik, zincirleri yağladık, frenleri kontrol ettik. Bisikletle yapacağımız ilk uzun seyahatimize hazırız! Avrupa bisiklet yolları ağı EuroVelo’nun 6 numaralı rotası olan Budapeşte-Viyana arasında planlarımıza göre 4 gün boyunca pedal çevireceğiz.
Bizim adımıza büyük, insanlık adına küçük bir adım olan bu seyahatimiz, bisikletçiler adına da basit bir adım olabilir. Planladığımız yaklaşık 290 kilometrelik yol, profesyonel bir bisikletçinin 1 günlük olmasa da herhalde rahat 2 günlük antrenmanıdır. Fakat yakın zamana kadar uzun süre boyunca hiç seleye bile oturmayan bizler için heyecanlı ve iddialı bir mesafe. Üstelik seyahatimiz boyunca evimizi de yanımızda taşıyacağız; çadır, tulum gibi kamp ekipmanlarımız da yanımızda olacak.
Nasıl Planladık?
Her şey şöyle başlamıştı:
Pınar (Heyecanla gelir): Acaba bisikletle Kecskemét’e mi gitsek? Cumartesi gideriz, gece kalırız, ertesi gün trenle geri döneriz.
Uğur (şaşkınlıkla): Oo orası çok uzak, 80 kilometreden fazla… Kondisyonumuz yetmez…
P: Ühü… ;(
Aradan 4 gün geçer…
U: Acaba bisikletle Viyana’ya mı gitsek???
P: Yabadabaduu!!
Ara sıra spor yapan ve koşulara katılan, trekking gibi doğa sporlarını çok seven, daha önce pek de öyle uzun süreli pedallamamış iki sade vatandaş olarak bizim ilk bisiklet turumuzu yapma kararımız böyle ortaya çıktı. Çift olarak uyumlu gezmenin ilk kuralı bizce birbirini herhangi bir şeye zorlamamak. Bir fikrin varsa ortaya atacaksın, olumlu karşılanmazsa ısrar etmeyeceksin, karşı tarafta bir kaç gün pişmesini bekleyeceksin. Sonuç genelde beklediğinden de güzel oluyor. 🙂 En azından bizim ilişkimizde durum böyle…
Bisiklet Turuna Hazırlık
Defalarca gittiğimiz bir yol olan Budapeşte-Viyana arasını bu kez de bisikletle kat etmeye karar verdiğimiz andan itibaren araştırmalarımızı yapmaya başladık. “En iyi rota hangisidir, günde kaç kilometre ilerleyebiliriz, nerelerde kalırız, hangi eşyaları yanımıza almalıyız” gibi sorularımıza tek tek cevap bulmaya çalıştık. Bisiklet turları ile ilgili çok fazla Türkçe kaynağa ulaşmak maalesef mümkün değil. Yabancılarda “aktif tatil” fikri çok daha yerleşik olduğu için İngilizce bilgi bulmak da daha kolay diyebiliriz.
Bir süredir hakkında araştırmalar yapmakta olduğumuz Eurovelo web sitesi, araştırmalarımız sırasında temel kaynağımız oldu. Eurovelo nedir diyenler için hemen cevaplayalım: Avrupa’da 15 adet farklı rotası bulunan, 42 ülkeden geçen, tamamlandığında 70,000 kilometre uzunluğunda olması planlanan bir bisiklet yolları ağı. Kimi yerde tamamen doğadan geçen bisiklet yollarından oluşuyor, kimi yerde araç yolu ile kesişiyor. Baltık Denizi’nin etrafını dönen rota da var, Akdeniz kıyıları boyunca uzanan da, Demir Perde’nin izlerini takip eden… Bizim yaptığımız Budapeşte-Viyana arası kısım Eurovelo-6’nın bir parçası. Bu rota Atlantik Okyanusu kıyısından başlayıp Karadeniz’e ulaşıyor. Rotayı baştan başa geçmek, şimdilik hayallerimizi süslemekle kalıyor…
Bir yandan bilgisayar başında araştırmalarımızı yaparken, bir yandan karar aldığımız günden itibaren işe bisikletle gidip gelmeye başladık. Nisan başı olması sayesinde havalar da artık ısınmıştı ve Budapeşte’de yaşamanın güzelliklerinden biri olarak bisiklet yollarını kullanarak işe ulaşım sağlamak son derece rahat. İkimiz de günde 20-30 kilometre civarı pedallayarak kısa sürede form tutmaya başladık. (Budapeşte’de Bisiklet Kiralama, Bisiklet Yolları ve En Güzel Rotalar yazımıza da göz atabilirsiniz).
Bisiklet Çantamızda Neler Var?
Biz bu ilk turumuza minimum masraf yapmaya çalışarak hazırlandık, devamını getirmek isteyip istemeyeceğimizi ön göremedik (tur sonrası durum: deli gibi istiyoruz :)).
Öncelikle ikimiz de bisikletlerimize bagaj taşıyıcı alüminyum aparat (portbagaj) taktırdık. Ben ayrıca ayak da aldım, mola verdiğimiz zaman üzerinde bagaj varken bisikleti her seferinde bir yere yaslamanın zor olacağını düşündüm, fakat Uğur kendi bisikletine istemedi. Bisiklet çantasını ise, hevesle almış ama yalnızca bir kez bisiklet turu yapmış bir arkadaşımdan ödünç aldım. İki yan çanta ve fermuarla bu yan parçalara bağlanan, gerektiğinde hızlıca çıkarılabilen bir üst parçadan oluşuyordu; değerli eşyaları üst kısma koyup, bisikleti park ettiğimizde pratik bir şekilde yanına almak için ideal. Uğur ise Almanya’dan Aldi marketten tanesi 10 Euro’ya iki tane yan çanta almıştı. Bagajının üst kısmına çadır bağlayacağımız için üste çanta takmak istemedi. Çantalarımızın yağmurlukları da bulunuyordu.
Bisiklet Turu için Gerekli Ekipman Listesi
Çanta işini çözdükten sonra, daha önceki trekking ve kamp deneyimlerimizden de yararlanarak, yanımıza alacaklarımızı listeledik:
– Bisiklet için gerekli yedek parçalar (yedek iç lastik, yama, pompa)
– Bisiklet kaskı, eldiven, buff/balaklava
– Çadır, uyku tulumu, mat
– İlkyardım seti (bisiklet çantamızda her zaman bulunuyor)
– Mikrofiber havlu (hafif, az yer kaplıyor)
– Terlik
– Kişisel temizlik/bakım ürünleri
– Kıyafetler
– Çorap, çamaşır
– Yağmurluk ceket
– Polar üst
– Solar panel, power bank, gerekli şarj aletleri
– Fotoğraf makinesi, yedek hafıza kartları
– Video kamera, bisiklete sabitleme aparatı (bunu yolda kırdık :()
– Tablet
– Kamp ocağı, tabak-bardak, matara, çatal-bıçak seti, çakı
– Kafa lambası, yedek piller
– Güneş gözlüğü / bisikletçi gözlüğü
– Kibrit-çakmak
– Güneş kremi
– Mayo
– Çöp poşeti (gerektiğinde bagaja geçirip yağmurluk olarak kullanılacak büyüklükte)
– Bagajı bağlamak için esnek ipler
– Ağrı kesici ilaç
– Enerji bar vs. atıştırmalıklar
– Olmazsa Olmaz: bisikletçi taytı. Hiç öyle “ben giymem yea” havalarına girmeyin. Bizim gibi selelere yumuşak kılıf takıp ona güvenirseniz sonra eczanelerde pişik kremi ararsınız. 😀 Tur boyunca gördüğümüz herkeste bisikletçi kıyafetleri vardı, bu kadar insanın bir bildiği olduğundan turun 2. günü şüphelenmeye başladık, 4. günü ise emin olduk.. 😀
Tarih Seçimi
Biz yolculuğumuzu bahar aylarında yapmak istedik. Hava durumu konusundan emin olmamakla birlikte, yağmur olasılığını azaltmak için nisanda değil de mayısta yola çıkmaya karar verdik, güneşin biraz yakıcı olmasını da göze aldık. Hem de geceleri de sıcaklığın biraz daha iyi olmasını istedik, ki fazladan kalın kıyafet taşımak zorunda kalmayalım. Yolculuğumuz sırasında gündüz bazen 32 dereceye kadar çıkan sıcaklığın gece 10 dereceye düştüğü oldu. Biz yola çıkış tarihimizi 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak belirledik ve ilk bisiklet turumuza anlamlı bir günde başlamış olduk.
Rotamız
1. Gün: Budapeşte-Estergon (78 km)
Evden bisikletle çıkıp ülke değiştirecek olmak çok değişik bir his. Bizi nelerin beklediğini merak ederek yola düştük; Budapeşte’nin simge yapılarından biri olan Parlamento binasının önünde bayrağımızı açıp 19 Mayıs fotoğrafımızı çektik. Öğlen saatlerine doğru Szentendre’ye vardık ve ilk uzun molamızı verip yanımızdaki sandviç ve sebzelerle öğle yemeğimizi yedik. Mataralarımızı Szentendre’de sık sık gittiğimiz bir restoranda doldurduk ve yolculuk boyunca başka şehir ve köylerde de yapacağımız üzere restoranın tuvaletini ücretsiz kullandık.
Szentendre’yi geçtikten sonra bisiklet yolu tek şeritli araç yolu ile birleşiyor. Ancak Macar sürücüler %95 oranında bisikletçilere saygılı diyebiliriz; araçlar yanımızdan en az 1,5 metre bırakarak geçmeye dikkat etti. Bu yoldan kamyon pek geçmiyor, tek tük geçen otobüsler ise bize rahatsızlık vermedi.
Öğle sıcağında verdiğimiz dondurma molasında bagajları ve bisikletleri kontrol ettik, portbagajdan bir vidanın düştüğünü ve bisiklete bağlanan kısmının boşta kaldığını o sırada fark ettik. Uğur matara tutucudan bir vida söküp portbagajı sabitledi.
Vişegrad’a varana kadar 31 derece güneşli olan hava, Vişegrad’da bir anda 19 dereceye düştü ve yağmur yağmaya başladı. Bagajlara yağmurluklarını geçirip uyku tulumu ve çadırımızı da çöp poşetiyle sarmaladık. “Acelemiz yok” diyerek bir otobüs durağına sığındık ve yağmurun dinmesini bekledik. Yaklaşık yarım saat sonra güneş açmış, sular buharlaşmaya başlamış ve hatta yol hızlıca kurumuştu.
Gün boyu Tuna’ya paralel olarak devam ettik, yol bazen nehrin hemen yanında devam etti, bazen de biraz içeri girdi ve nehir görünmez oldu. İlk günün sonunda planladığımız gibi gün batmadan Estergon’a vardık. Hafta sonu olması nedeniyle pek çok şehirde yaz aylarında olduğu gibi Estergon’da da festival vardı. Festival alanının içinden geçerek, hemen şehir merkezine çok yakın olan kamp alanına vardık. (Bu turda ve diğer Avrupa ülkelerine seyahatlerimizde kaldığımız kamp yerleri ile ilgili bilgi almak için Avrupa Kamp Haritası yazımıza bakabilirsiniz.)
2. Gün: Estergon-Komarom (77 km)
Turda ikinci gün rüzgarlı ve serin bir hava ile başladı. Estergon’dan çıktıktan sonra bugün kat edeceğimiz yolun neredeyse yarısı boyunca aynı güzellikte devam edecek olan, ayrılmış bisiklet yolu başladı. Günün en güzel manzarası büyük alanları kaplayan gelincik tarlalarıydı, sık sık durup tablo gibi fotoğraflar çektik.
Ertesi gün Macaristan’da resmi tatil olduğu için, “uzun hafta sonu” olması sebebiyle geçtiğimiz köylerdeki bakkallar da dahil olmak üzere çoğu yer kapalı ve etraf genel olarak çok sessizdi. Öğleden sonra bir kasabada açık bulduğumuz bir restoranda mola verip kahve içtik, biraz dinlendik. Yola devam edip yaklaşık 4-5 kilometre ilerledikten sonra, Uğur bisiklet gözlüğünü orada unuttuğunu fark etti. Kısa bir kararsızlık yaşayıp, geri dönmemizin iyi olacağına karar verdik. Geri dönmüşken birer de dondurma yedik. 🙂 Gün boyu 32 derece olan sıcaklık ve havanın bulutsuz olması bugün bizi biraz zorladı.
Akşam üzeri Komarom’a vardığımızda şehirde de her yerin kapalı olduğunu gördük. Aklımıza burada iyi bir fikir geldi ve bisikletle ilk ülke geçişimizi düşündüğümüzden daha erken yapmış olduk: Macar şehri Komarom’un hemen karşısında Komarno ismini alan bir Slovak şehri bulunuyor, burada iki ülke arasında Tuna Nehri sınır oluşturuyor ve köprü ile ülkeler arası araçla, bisikletle veya yaya olarak geçiş yapılabiliyor. “Macaristan’da resmi tatil ama Slovakya’da marketler açıktır,” dedik ve yanılmadığımızı gördük. Akşam yemeği ve kahvaltı için bir şeyler aldık ama o sırada keyfimizi kaçıracak bir olay yaşadık. Bisikletleri birbirine bağlamaya çalışırken bir anlık dalgınlıkla denge bozuldu ve bisiklet devrildi. Gidona aparatla bağlı olan video kamera yere düşünce ikiye ayrıldı. Kameraya mı üzülsek, çekimlerin yarım kaldığına mı bilemedik…
Henüz gün batımına kadar biraz vaktimiz vardı, biz de önceden belirlediğimiz birkaç kamp yeri arasından en ileride olanı tercih edip biraz daha yol yaptık. Kamp yerine yaklaşırken Eurovelo tabelaları gitmek istediğimiz yönden uzaklaşmaya başladı ve bir yerden sonra tabela göremeyip ormanlık alanda yolumuzu biraz kaybettik. Planda olmayan bir demiryolu geçişi yaparak kamp yerine ulaştık. Birimiz yatak odasını hazırlarken (çadırı kurarken), birimiz mutfakta (kamp ocağında) hızlıca yemeği hazırladık. Kamp yerinin sahibi ile biraz sohbet edip köpeğini sevdikten sonra yine en rahat uykularımızdan birine daldık…
3. Gün: Komarom-Dunakiliti (90 km)
Turda 3. gün en zorlandığımız gün oldu. Çünkü yine gelincik tarlalarının arasından geçen bisiklet yolları ile ile güzel başlayan günümüz, araştırmalar sırasında ön göremediğimiz taşlı-topraklı bir yolda devam etti. Güneşin altında 15 kilometre boyunca ilerledikten sonra bu yoldan ayrılabildik ve ilk bulduğumuz yerde uzun bir su ve dondurma molası verdik. Toprak yol hem bizi yavaşlattı, hem yordu, hem de ağaçların altından geçmediği için biraz yandık.
Zorlanmamıza rağmen 3. gün aynı zamanda en çok yol yaptığımız gün oldu; Dunakiliti isimli kasabadaki kamp yerine vardığımızda, gün boyu 94 kilometre pedal çevirmiştik. Şimdiye kadar kaldığımız en tuhaf kamp yerlerinden biri olan “Vizpart Kemping”de bizden başka kimse yoktu. Tesisin mutfağında yemek pişirip yedikten sonra, kamp alanının yanındaki göletin kenarında gün batımını izledik ve son gün için enerji toplamak üzere erkenden yattık.
4. Gün: Dunakiliti – Viyana (91 km)
Turda son günümüzün ilk durağı oldukça ilginç bir noktaydı: Macaristan, Slovakya ve Avusturya’nın birleştiği ve sınır taşının bulunduğu nokta. 3 ülkenin kesiştiği bu noktaya tarlaların arasından geçilerek ulaşılıyor; araçla da girilebilen toprak bir yolu takip etmek gerekiyor. Bir heykel parkının ve 3 köşeli hudut taşının bulunduğu noktada, bir de 3 köşeli masa var. Uğur Avusturya’da oturdu, ben Macaristan’da; Slovakya’yı izleyerek yemek molamızı verdik. 🙂
Turun son gününün rahat geçeceğini zannediyorduk, refah seviyesi Macaristan’dan çok daha yüksek olan Avusturya’nın bisiklet yolları da yüzümüzü güldürür zannediyorduk kiiii… Ülkeye giriş yaptığımız noktadan sonra başlayan asfalt yol birkaç köy geçtikten sonra bitti. Takip etmek istediğimiz rota tarlaların arasından giden bir toprak yola dönüştü, üstelik de tepeler başladı. Öğlen sıcağında epey yokuş tırmandıktan sonra uzunca bir süre de zevkli bir iniş yaptık (anne burayı okuma: ilk defa bisiklette 45 km/h hızı gördüm, Uğur’un kaçı gördüğünü yazmasak daha iyi.. :D). Bu yolların bir kısmı üzüm bağlarının arasından geçiyordu, bir kısmı devasa rüzgar güllerinin yanından. Tarlada zıp zıp koşturan bir tavşan görmek de günün en güzel anlarından biriydi.
Avusturya’daki mini hayal kırıklığımız güzergahımızdaki bisiklet yollarının toprak olması ile bitmedi. Yolumuzun köylerden geçmesine rağmen, uzunca bir süre mataralarımızı dolduracak bir yer veya su alacak bakkal-çakkal göremedik. En sonunda bir kilisenin bahçesindeki mezarlığın çeşmesinde su bulup kana kana içtik, burası da tüm turda en enteresan mola yerimiz olarak hafızamıza kazındı.
Tuna’yı takip eden güzelim bisiklet yoluna ha girdik, ha gireceğiz derken… Dev bir “inşaat var” tabelaları bizi karşılamasın mı? Asfalta çizilmiş işaretler ve geçici olarak araç yolundan ayrılmış bisiklet yolu çizgileri, tabela ve yönlendirmeler sayesinde yolumuzu rahatlıkla bulsak da, Tuna kenarındaki ferah bisiklet yolundan Viyana’ya hızlı bir giriş yapma umudumuz, döne döne giden köy yollarında son buldu. Akşam üzerine doğru, ne kadar yolumuzun kaldığını tam olarak tahmin edemediğimiz sırada gördüğümüz “Wien” tabelası, bize bu kez çok farklı bir başarı hissi yaşattı. Dördüncü günün sonunda hedefimize varmıştık…
Avrupa’da Ülkeler Arası Bisiklet Taşımak
Biz Avrupa’daki ilk turumuza evden bisikletle çıkarak başladık, fakat dönüşü otobüsle yaptık. Siz de Avrupa’da bisikletlerinizi şehirden şehire veya ülkeden ülkeye taşımak isterseniz hem otobüs hem de trenle bunu gerçekleştirmeniz mümkün. Otobüsü tercih etme sebebimiz fiyatının tren biletinin yarısı kadar olması idi.
Bizim yaptığımız gibi Flixbus ile bisikletlerinizi taşımak isterseniz, tek yapmanız gereken bilet alırken kişi sayısı ile beraber bisiklet sayısını da seçmek. Ancak günün her saatinde, her otobüs seferinde bisiklet taşıtmak mümkün değil, çünkü bisikletler otobüsün arkasında yer alan bisiklet taşıma aparatı ile taşınıyor ve her otobüste bu şekilde portbagaj bulunmuyor. Budapeşte-Viyana arasında neredeyse yarım saatte bir aralıkla Flixbus seferi var ve bu seferlerin yaklaşık yarısında bisiklet taşımak mümkün diyebiliriz. Bir otobüste bir seferde en fazla 3 adet bisiklet taşınabiliyor. O nedenle tarihlerinizi belirleyince kendinize ve bisikletinize bir an önce bilet alırsanız, yerinizi garantilemiş olursunuz (çok sık sefer bulunduğu için biz acele etmedik, yolculuğumuza 3 hafta kala otobüs biletlerimizi aldık). Flixbus ile Viyana-Budapeşte arası bir yetişkin ve bir bisikleti ücreti, seçtiğiniz tarihe göre toplam 18€ ile 30€ arasında değişiyor.
Viyana’dan Budapeşte’ye dönüşümüzde otobüs terminaline yarım saat kadar erken gittik. Bisikletlerden bagajları sökecek olmak biraz gözümüzde büyümüştü. İlk giden biz olduğumuz için otobüsün şoförü elindeki makineden hemen isimlerimizi (biletlerimizi) kontrol etti ve eldivenlerini giyip otobüsün altındaki bagaja yöneldi. Otobüste toplam 5 yolcu ve dolayısıyla çok az bagaj varmış. Hava da hafif yağışlıydı, “bisikletleriniz çamur olmasın arkada” dedi, bisikletlerin üzerinden çantaları sökmemize gerek olmadığını ekledi ve her ikimizin bisikletini de otobüsün bagajına dikkatli bir şekilde yerleştirdi. İşimizi bu kadar kolay halledince bize de Viyana’ya veda etmeden birer tane daha sosisli yemek için vakit kaldı. 🙂
Tren ile bisikletimizi henüz hiç taşımadığımız için detaylarını bilmiyoruz, fakat fiyatlar 30€ civarından başlıyor. İnternet üzerinden bilet alırken, tıpkı otobüs bileti alırken olduğu gibi, yetişkin + bisiklet şeklinde seçim yapmanız gerekiyor. Hem tren, hem de otobüs ile Budapeşte-Viyana arası yolculuk yaklaşık 3 saat sürüyor.










