- Everest Base Camp Trekking Yolculuk Hazırlıkları
- Everest Base Camp Yürüyüş Bütçesi
- Everest Base Camp Trekking Çantamızda Neler Var?
- Everest Base Camp Yürüyüşü 1. Gün – Lukla > Benkar
- Everest Base Camp Yürüyüşü 2.Gün – Benkar > Namche Bazar
- Everest Base Camp Yürüyüşü 3. Gün: Namche Bazar Aklimatizasyon
- Everest Base Camp Yürüyüşü Etaplar
- Everest Base Camp Yürüyüşü 4. Gün: Namche Bazar – Tengboche
- Everest Base Camp Yürüyüşü 5. Gün: Tengboche – Dingboche
Büyük yürüyüşümüzde üçüncü gün, Uğur’un doğum günüydü. Budapeşte’den Katmandu’ya, oradan Himalayalar’a uzuuun bir yolculuk yapmış olan sürpriz browniyi yiyeceğimiz ve yükümü birkaç gram daha hafifleteceğim için mutluydum. =) “Dağ başında” herhangi bir kutlama hazırlığı yapmamı beklemeyen Uğur’a kahvaltıdan sonra mumları üflettik, dileklerini dilettik ve günün planını yapmaya başladık.
Everest Base Camp yürüyüşü 2. gün yazımızda, aklimatizasyondan ve öneminden kısaca bahsetmiş ve sonraki yazılarda detaylarına değineceğiz demiştik. Yürüyüşün 3. gününü, çoğu rehber kitapta ve tur planında tavsiye edildiği üzere biz de Namche Bazar civarında aklimatizasyon, yani yüksek irtifaya uyum sağlama günü olarak belirlemiştik.
Yüksek İrtifanın Etkileri ve Aklimatizasyon
Aklimatizasyon kısaca, vücudu bulunulan yükseklikteki düşük basınca ve dolayısıyla oksijen azlığına alıştırmak anlamına geliyor. İnsan vücudu ve hatta diğer canlılar belirli bir irtifanın üzerinde bazı hayati faaliyetlerini yerine getirmekte zorlamaya başlıyor. Tam da bu nedenle 4000 metrenin üzerindeki irtifalarda ağaç yetişmiyor ve yüksek irtifada bulunacaksanız vücudunuzu alıştırmak için bazı konulara dikkat etmeniz gerekiyor. İlk yapılması gereken ise, irtifa alırken acele etmemek, yani yürüyüş programına ekstra günler koymak.
Önceden planladığımız bu ekstra günlerde biz 2 gece üst üste aynı yerde konakladık ve çantalarımızı bırakıp, olduğumuz irtifadan daha yüksek bir noktaya çıktık, bir süre bekledik ve düşük irtifaya geri döndük. Yabancı kaynaklarda bu “trek high, sleep low (yükseğe yürü, düşükte uyu)” kuralı diye geçiyor. Everest Base Camp yürüyüşü boyunca en az iki kez bunu yapmanız öneriliyor; ilki yürüyüşün üçüncü gününde Namche Bazar’da 3400 metrede, ikincisi ise yürüyüşün altıncı gününde 4400 metrede, Dingboche köyü civarlarında tavsiye ediliyor.
Tanımlar tam net olmamakla birlikte, 2400-3600 metre arası yükseklikler “yüksek irtifa” diye geçiyor. 3600-5500 arası çok yüksek, 5500 metre üzeri ise aşırı yüksek irtifa. EBC trekking boyunca bizim ulaştığımız en yüksek nokta 5640 metreydi (aşırının aşırısı yani bizim için=). 3000 metrenin üzerindeki yerlerde, günde yaklaşık 500-600 metre irtifa almak güvenli kabul ediliyor. Bizim gibi, dağcı olmayan ve ekstra kondisyonu olmayanların “sade vatandaşlar”ın vücudu yüksekliğe bu şekilde yavaş yavaş alışabiliyor
İrtifanın etkilerini biz yürüyüşün 2. gününde, 3200 metre civarlarını geçtikten sonra hissetmeye başlamıştık. Sırtta 15+ kilo civarı çanta ve havada azalmaya başlayan basınç ile beraber nefes sıklığım şaşmaya başladı. Nefes nefese kalmak gibi de değil, ama nefes alıp vermeyi bir türlü düzenleyememek gibi tuhaf bir histi, insanı biraz yoruyor. Uğur ise nefesini kullanmayı benden daha iyi bildiği için ilk günlerde zorlanmadı.
Üçüncü günden itibaren ise hem öksürmeye başladım, hem de az az (burun sildikçe) burun kanaması olmaya başladı, ama bunun basınç farkı nedeniyle değil kuru dağ havası nedeniyle olduğunu düşünüyorum. Burun kanaması dağdan ininceye kadar, hatta Katmandu’daki günlerde de devam etti. Aynı şeyi birlikte yürüdüğümüz arkadaşımız Canberk de yaşadığı için paniklemedik. 🙂
Bu arada yürüyüşümüzün ilk gününden itibaren, pek çok kaynakta okuduğumuz üzere bol su içmeye başlamıştık. Bol derken günde 4 litre kadar, ki ben hatırlatan olmazsa günde yarım litre ile ömür geçirebilirim… Çok su içerek, kanın daha çok oksijen taşıması sağlanıyormuş. (Bu arada, içtiğimiz bu kadar çok suyu satın almadığımızı, dezenfektan tablet kullanarak musluk sularından içtiğimizi belirtelim. Eğer satın alacak olsaydık, bütçe yazısında da belirttiğimiz üzere, kişi başı yaklaşık 100 dolar fazladan masrafımız olacaktı. Musluk suları nedeni ile herhangi bir bağırsak problemi yaşamadık.)
Yüksek irtifanın baş ağrısı, bulantı, halsizlik gibi etkileri olabiliyor. Bunları önlemek için alabileceğiniz kan sulandırıcı ilaçlar var. Biz de doktora danışarak aldığımız ilacı 3. günden itibaren kullanmaya başladık. Aslında kullanmamayı hedeflemiş ve “ne olur ne olmaz” diye yanımıza almıştık. Ama o kadar yol gitmişken baş ağrısı nedeni ile yolculuğumuz zehir olsun istemedik. Günde 4 litre su içerken, bir de yan etkisi böbrekleri fazla çalıştırmak olan bir ilacı kullanmak, tuvalet konusunun kolay olmadığı bu coğrafyada pek de yüz güldürmedi doğrusu.
İlaçtan kaynaklanmış olabileceğini düşündüğüm bir diğer etki ise ellerimin ve – nedense yalnızca sol- topuğumun uyuşmasıydı. Uğur ve Canberk benden 4-5 gün kadar sonra ellerinin uyuştuğunu söylemeye başladılar, irtifa ile alakalı bir durum da olabilir tabi…
Biz 13 günlük yürüyüşümüz boyunca sırt çantalarımızı kendimiz taşımayı tercih ettik. Bunun avantajını ise yükseklere çıktıkça gördük. Nedenini ve nasıl olduğunu sonraki yazılarda anlatacağız.
Namche Bazar ve Hillary Anıtı’na Yürüyüş
Yolculuğu planlama aşamasında ve yürüyüş sırasında en büyük yardımcımız olan Lonely Planet’in “Trekking in the Nepal Himalaya” kitabında, Cumartesi günleri Namche’de pazar kurulduğunu öğrenmiştik. Ürünler Çin sınırından ve ovalardan geliyormuş, pazar yeri alışverişin yanı sıra sosyalleşme, bir şeyler içme ve bahis oynamak için bir fırsatmış. Tabi ki biz de eğlenceyi kaçıramazdık. =) Bir önceki gün yürürken yanımızdan geçen bir şerpanın taşıdığı devasa org da o anda anlam kazandı: pazar kurulması aynı zamanda bir eğlence fırsatı olduğu için müzik de vardı ve muhtemelen o tek org ihtiyaca göre köyler arasında gidip geliyordu.
Saat 9.30 gibi kaldığımız yerden çıkıp, özellikle yerellere hitap ettiğini söyleyebileceğimiz pazarda biraz dolaştık. Çoğu tezgah o saatlerde henüz yeni kuruluyordu, müzik de yeni başlamıştı. Pazarda çiğ tavuktan bakliyata, kıyafet ve ayakkabıdan tuvalet kağıdına, ihtiyaç olabilecek her şey bulunuyor. Aynı zamanda insanların sosyalleşmesi için de bir ortam yaratılmış olduğu için pazarda herkes çok mutlu görünüyordu. =) Kitaba göre öğlene kadar pazarda pek bir şey kalmıyormuş, görmek istiyorsanız erken gidin yazıyor.
Pazar yerinden saat 11 gibi ayrılıp yürüyüşe başladık. Civarda gidilebilecek çeşitli rotalar var, biz 4040 metre yükseklikteki “Hillary Anıtı (Hillary Memorial)”a çıkmayı tercih ettik. Bugünün en güzel yanı, çantalarımızı konaklama yerinde bırakmış olduğumuz için yüksüz yürümek oldu. Birer küçük çantada yalnızca su, yiyecek ve fotoğraf makinesi ekipmanlarını yanımıza aldık.
Namche Bazar’ın kuzeyine doğru giden yürüyüş yolunda yükseldikçe, köyün manzarası iyice ayaklarımızın altına serilmeye başladı. Gün boyunca sürekli açıp kapatan hava nedeniyle, bulutlar dağları bir saklayıp bir ortaya çıkardıkça, bize de her an değişen poster gibi manzaraların tadını çıkarmak düştü. Önceki iki gün göremediğimiz güzeller güzel bir dağ olan Ama Dablam’ı da nihayet bugün görebildik.
3720 metre yükseklikteki Syangboche köyüne gelince yemek molası verdik. Köy zaten birkaç evden oluşuyor, bu evlerin önü ise “Syangboche Airport” diye geçiyor. Toprak zeminli olan bu “havalimanı” zamanında buradaki otele müşteri getirmek için yapılmış, ama bu irtifadaki hava yoğunluğunun az olması ve hiçbir havayolunun bu irtifaya inebilecek özellikte uçağı bulunmaması sebebi ile bu amaçla hiç kullanılamamış. Helikopterler bu alana iniş kalkış yapıyor, biz de yemeğimizi yerken helikoptere binip paraşütle geri dönen adrenalin tutkunlarını izledik.
Gerçek bir şerpa köyü olan Kunde’den sonra hastanenin önündeki yol ayrımından Hillary Anıtı yönüne devam ettik. (İleride gitmeyi planlayanlar için bunu bu kadar detaylı yazıyoruz, çünkü bu noktada biz biraz yolumuzu kaybettik. Buraya kadar çok iyi yönlendiren “Hillary Memorial” tabelaları bir anda ortadan kaybolunca bir süre yanlış yoldan devam etmişiz, ama yol yukarı çıkmak yerine düz devam edince, etrafta gördüğümüz tek insan olan, patates bahçesinde çalışan şerpa teyzeye sorduk. El kol işaretleri ile yanlış yönde olduğumuzu anlayıp, yol ayrımına kadar geri döndük.)
Yolumuzu tekrar bulduktan sonra, bu kez de karşıdan gelen ve Namche’ye doğru inişe geçmiş olan yürüyüşçü bir çifte, yolun ne kadar süreceğini sorduk. Çünkü bulunduğumuz noktadan bakılınca anıt çok uzakta ve çok yüksekte görünüyordu ve dönüşte geç saate kalmamak için zamanımızı iyi planlamalıydık. Yaklaşık 40 dakikada ulaşabileceğimizi söylediler; uzaktan bakınca inandırıcı gelmese de yürüyüşe devam ettik ve yaklaşık 40 dakikada gerçekten de yukarıya ulaştık. Dönüşte aynı yolu iniş ise 25 dakika sürdü.
Hillary Hill de denen bu bölge, Namche Bazar’ı yüksekten görebileceğiniz ve her yöne harika dağ manzaraları sunan, 4040 metre yükseklikte bir tepe. Everest’e ilk tırmanan 2 kişiden biri olan Edmund Hilllary’nin eşi ve kızı 1975’te Nepal’de bir uçak kazasında hayatlarını kaybetmişler. Bu tepedeki anıtlar onların anısına yapılmış. (Edmund Hillary, şerpa Tenzing Norgay ile 1953’te ilk defa Everest’e tırmanmıştı. Zirveye ilk kimin ayak bastığını hiç açıklamama kararı almışlar ve bu kararı uygulamışlar.)
Hillary Anıtı’nda soluklanıp bir şeyler atıştırıp, bir yandan da fotoğraf çekerken, bölgede trekking grupları ile çalışan Brezilyalı bir rehber ile tanıştık. Bilgili ve tecrübeli birini bulmuşken hemen aklimatizasyon ile ilgili sorularımızı sorduk. Aklimatizasyon için çıktığımız yüksekliklerde en az yarım saat kadar vakit geçirmemizi ve nefesimizi düzenlememizi tavsiye etti. Katherine ile ilerleyen günlerde de rota boyunca sık sık karşılaşıp selamlaştık. Himalayalar’da tanışıp sohbet edebildiğimiz az sayıda kişiden biri olarak hafızalarımızda yer etti…
Tepede yarım saat geçirip dinlendikten sonra, rüzgarın artması ile üşümeden dönüşe geçelim dedik. Dönüş yolunda hava tekrar kapattı, bir ara sis bastırdı ama geçtiğimiz yolları hatırlayarak ve tabelaları takip ederek yolumuza devam ettik.
Akşam yemeğinden sonra, ertesi gün vakitlice yola çıkabilmek için çantalarımızı toparladık ve önümüzdeki günlerde ihtiyacımız olmayacağını düşündüğümüz ikimize ait toplamda 4-5 kilo kadar yükü ayırdık. Dönüşte Kathmandu’da giyeceğimiz tişörtler, ince pantolonlarımız, gelirken uçakta verilen seyahat kiti gibi şeyleri bir poşete koyup, kaldığımız yerin sahibine dönüşte almak üzere teslim ettik. Her ne kadar çantalarımızı ince ince hesaplamış ve gereksiz hiçbir şey koymamış olsak da, taşıdığımız her bir gramın önemi ilk günden ortaya çıkmıştı. Namche’deki ikinci gecemizde erkenden uyuyarak, ertesi günün yürüyüşü için enerji toplamaya çalıştık…
Not: Wikiloc süreyi molalarla birlikte hesaplıyor, daha detaylı yürüyüş bilgileri için tıklayın.